orhan veli kanık

istanbul'da
boğaziçi'nde
bir garip orhan veli'yim
veli'nin oğluyum
târifsiz kederler içindeyim.
urumeli hisarına oturmuşum
oturmuş da bir türkü tutturmuşum
istanbul'un mermer taşları
başıma da konuyor martı kuşları
gözlerimden boşanır hicrân yaşları
edâlım,
senin yüzünden bu hâlim
istanbul'un orta yeri sinema
garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama
el konuşur sevişirmiş, bana ne
sevdâlım
boynuna vebâlim
istanbul'da, boğaziçi'ndeyim
bir garip orhan veli
veli'nin oğlu
tarifsiz kederler içindeyim

der kendileri...

ben de hep birkaç kere içimden öyle yalan yanlış

"istanbul'un orta yeri sinema
garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama
el konuşur sevişirmiş, bana ne
sevdâlım
boynuna vebâlim" diye

okuyuveririm yerli yersiz, sesli sessiz... istanbul'u dinlemeden...




(23.02.2007 15:21)

seçki

şairlerin, yazarların, bestecilerin eserlerinden alınmış, seçme parçalardan oluşan eser, güldeste, antoloji. *
(23.02.2007 07:33)

antoloji

seçki.*


(23.02.2007 07:31)

piraye

piraye, piraye...


bulutlar geçiyor: haberlerle yüklü, ağır.
buruşuyor hâlâ gelmeyen mektup avucumda.
yürek kirpiklerin ucunda
uzayıp giden toprak uğurlanır.
benim bağırasım gelir: <<piraye,
piraye...>> _ diye..
*
(23.02.2007 07:13)

yalnızlık

otobüse binip çıktığın yollarda seni bekleyen kimsenin olmadığını bilmektir. bir filmin ardından nasıldı diye soracak kimseyi bulamamaktır.


(23.02.2007 07:07)

divan

edebiyatta bir şâirin şiirlerini belli bir düzene göre toplayan mecmuâya divân denir. eskiden hehangi bir konu ile ilgili olarak yazılmış eserlere bu ad verilirdi. (msl. dîvânu lugâti- türk). kelimenin bu anlamı zamanla daralmış ve içinde seçme şiirler olan kitaplar divân adını almıştır. bu kitaplar günümüz şiir antolojilerini andırırdı. daha sonraları belli bir yazarın şiirlerinden oluşan kitaplara da divân denilmiştir. (msl. dîvân-ı hikmet). divân kelimesi en özel ve en yaygın kullanımını, islâm edebiyatında, bir şâirin klasik edebiyat çerçevesine uygun olarak yazdığı şiirlerin belli bir düzen içinde derlendiği dergi-kitaplarda bulmuşturç bu kitaplara nisbetle klasik edebiyatımıza daha yaygın bir kullanımla divân edebiyatı denilmiştir. dolayısıyla şâirleirn bu tür eserlerine de sözgelimi divân-ı hafız (hafız'ın divanı)... gibi adlar verilmiştir. **
(22.02.2007 14:54)

keşkül

keşkül; sûfî gelnek ve hayat üst başlığıyla mevsimlik çıkarılan bir dergidir.

keşkül; tasavvuf ıstılâhında gezgin dervişlerin omuzlarına asarak kullandıkları bir kâsedir. hem kulun kendisini bilmesinin hem de birleştirici, toparlayıcı br mekân olmasının sembolüdür.

dergi 2004 yılından beri çıkarılmaktadır. keşkül dergisi'nin; aşk, batı, seyahat, hayat, orta asya, semâ, kadın, savaş ve son sayısı da hac olmak üzere on sayısı bulunmaktadır.
(22.02.2007 14:32)

pınar kür

pınar kür, bursa'da doğdu, ama hiç orada oturmadı.çocukluğu anadolu'nun çeşitli kentlerinde ve londra'da geçti. on üç yaşında gittiği abd'de beş yıl kaldı. orta öğrenimini new york'ta tamamladı. yüksek öğretimine yine orada başladı. istanbul'da robert kolej yüksek okulunu bitirdikten sonra beş yıl pari'te yaşadı. sorbonne üniversitesi'nde karşılaştırmalı edebiyat kürüsüsünde doktora yaptı. yurda döndükten sonra devlet tiyatrosu'nda çalışmaya başladı. çeşitli gazete ve dergilerde tiyatro eleştirileri yazdı. akışı olmayan sular adlı öykü kitabıyla 1984'te sait faik öykü ödülünü kazandı. *

yanılmıyorsam bilgi üniversitesi'nde öğretim görevlisi.
(22.02.2007 14:21)

bir deli ağaç

pınar kür'ün ilk basımı 1981 yılında yapılan öykü kitabının adı. kitapta bir deli ağaçla birlikte beş adet öykü bulunmaktadır.

bir deli ağaç üniversite okumak üzere istanbul'a gelen bir genç kızın, yabancısı olduğu bir dünyada kendine yabancı olan bir ressama tutulma hikayesidir. yazarın anlatımıyla da çekicilik kazandığını düşündüğüm, konu itibariyle de ilginç olan sıcak bir öykü.

yollarda okunmalı, şehiriçi otobüs seferlerine sığdırılabilecek bir öykü. öykü bitince gözlerinizi cama dikip hayal kırıklıklarınıza gülümsemeye çalışabilrisiniz de. kimsenin yüzüne bakmadan, içinize gömülmek de isteyebilirisiniz. öyküyü size tavsiye eden arkadaşınıza bir mesaja sığacak kadar dahi aklınıza bir şey gelmez belki ama içinizde sürekli birine bir şeyler fısıldıyorsunuzdur. *
(22.02.2007 14:08)

doğmamış bebeğe don biçmek

"doğmamış çocuğa mektup yazıyoruz" şekili daha bir sevimli gelmektedir kulağa.
(20.02.2007 07:39)

toprağı bol olsun

allah'a inanmayan, ölmüş kişilerden bahsedilirken söylenen tümce. inananlar için allah rahmet eylesin denir. önceleri bu iki tümce arasındaki farkı bilerek daha dikkatli kullanırmış insanlar şimdilerde bu hassasiyeti gösteren çok az kişi var.
(20.02.2007 07:37)

ankara

ankara ankara
ey iyi kalpli üvey ana!

diye seslenir cemal süreya.
(20.02.2007 07:32)

büyümek

çok can sıkıcı. sobelenmekten bile, ebe olmaktan bile- hafife almayın körebe olmaktan bahsediyorum- , oyunun en güzel yerinde eve çağırılmaktan bile... yaşayacağım en büyük hayal kırıklığı.

aynada apansız tanımadığın ama çok da yabancı olmayan, güçlü olmaya çalışan ya da güçlü olmuş olan bir yüzle karşılaştığında farkına vardığın şey. büyümüş olmak. sanki başka türlü olmalıydı...
(19.02.2007 14:25)

seyyid nesimi

keşkül dergisi'nin sekizinci sayısında ömür ceylan tarafından seyyid nesimi'nin aşk çeyizi adlı çok güzel bir yazı bulunmaktadır. ilgilenenlere tavsiye edilir.


(19.02.2007 14:12)

seyyid nesimi

azerbaycan'dan gelip hacı bayram-ı veli'ye sığınmak istemiştir.hacı bayram onunla görüşmeyi kabul etmez, daha kimin geldiği söylenmeden gelenin seyyid nesimi olduğunu bilmektedir de. görüşmemesinin nedeni ise seyyid nesimi'nin başına geleceklerden rüya yolu ile haberdar edilmiş olmasıdır.
(19.02.2007 07:31)

sayfa: 1-2-3-4...-6

---

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.